30 Temmuz 2007

GÜZEL BİR GÜNÜN KÜÇÜK ÖYKÜSÜ

Sekiz ay önce bana "sanal arkadaşlar edinip onlarla buluşacaksın" deseler inanmazdım. Ne tahmin edebilirdim sanal dostlukların gerçeğe dönüşeceğini, ne de bu insanların tümünün bu kadar şeker olacağını...

Hikayenin yazarı: Tuba
Oyuncular: Aynur, Ayşem, Beyhan, Burcu, Devletşah, Ebru, Esra, Gül, Gülriz, Lale, Hünerli Müge, Yemek bahane Müge, Münevver abla, Özlem, Özlemhan, Pınar, Saliha, Seda, Tuba, Yasemin ve Zerrin
Mekan: Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı
Mamalar: Kısır, minik fındıklı un kurabiyesi, meyveli tart, mercimek köfte, turta, vişneli mini kek, simit, peynirli çörek, tahinli kurabiye, laz böreği, mahlepli kurabiye, açma, kabak salatası, patatesli börek, mücver, patlıcan salatası, meyveli kek, peynirli börek, bezelye/makarna salatası, ev ekmeği, patates salatası, sarma, haşhaşlı çörek, ay çöreği, profiterol, alman pastası, cheesecake

Gün, Cuma'dan hazırlığını tamamlayanlar dışında herkes için erkenden başlar. Mutfakta bir yoğunluk. Amaç yaklaşık yirmibeş kişiyi doyurmak ve lezzeti beğendirmek, güzel bir gün geçirmek. Evleri mis gibi saran kokular eşliğinde saat 13.00'e yaklaştıkça heyecan artar. Herkes yola çıkmaya hazırdır. Peki, bu esnada benim cephemde neler olmaktadır:

Saat 11.30'da Bake Shop'a ulaşma ve Bebi ile tanışma şerefine erişmenin mutluluğuyla böreğimi fırına vermiş, Ayşem ve Ebru ile sohbet etmekteyimdir. Bunca hazırlık, tükkan ve Bebi'yi birarada idare edebilen harika anne Ayşem'e de yardım etmeye çalışmış, arabanın aynalarına bir kırmızı bir de beyaz, iki havlu bağlamış ve yola çıkmaya hazır hale gelmişizdir. Yasemin, doktor randevusunun 12.00'de olması sebebiyle daha fazla beklenememiş ve alkışlar, şebeklikler eşliğinde etraftan arabaya doğru çevrilen şaşkın gözlere aldırmadan yola çıkılmıştır. Ayşem'in süpriz pastası Ebru'nun kucağında, hem camlar hem de klima açık halde Hünerli Müge ile buluşma noktamıza ulaşılmış, benzin alınmış ve bıcırık Gülriz'le de tanışılmış, Seda ve Özlemhan da beklenilip, Bebi sıcaktan çıldırmış vaziyetinden sakinleştirilmeye çalışılarak yola devam edilmiştir (düşünün halimizi). Bu arada erime tehlikesi geçiren pasta komşu arabaya aktarılmış ve Gülriz'e emanet edilmiştir. Gülriz de içine dolan çikolata sosu kokularına rağmen emanete hıyanet etmemiştir :) Heybe-torba vaziyette çardağa yerleşilmişken önceden alana ulaşan Esra, Saliha ve Pınar'ın (başka kimler vardı bilemiyorum) başka bir yer tutmaları sebebiyle taşınma devam etmiştir. Bu arada piknik grubundan iki ekip yan yana masaları tutmuş ve kinle birbirlerine bakarken aynı gruptan olduklarını farkedip :) tüm masaları birleştirerek yerleşmeye başlamıştır.

Hanımlar, bebişler ve fotoğrafçı kocalar şeklinde geçen günümüz çok güzeldi. O kadar çok yiyecek vardı ki, herkes yediğinden çoğunu eve götürmek üzere paketledi. Sürekli ordan oraya yer değiştirerek herkes herkesle sohbet etmeye çalıştı. Tüm blogcular tahmin edilenden bir şekilde farklıydı. Saç rengi, yaş, boy, endam, herkes çığlıklar atarak selamlaşıp tanışıyordu. Komşu masalar ise hayretle bakıyordu. Hatta bu kadar çok fotoğraf çekilince bir dergi ya da gazetenin düzenlediği piknik olduğunu sananlar bile oldu. Komşu masalardan gelenlere, ilk defa blog dışında tarifler verildi. Günün sonunda Ayşem ve Burcu'nun süpriz hediyesiyle herkes daha da coştu.

Aynur'un sakinliğini ve yaratıcı fikirlerini, Ayşem'in çılgınlığını, Beyhan'ın hoşsohbetini, Burcu'nun sempatikliğini, Devletşah'ın fotoğrafçılığını, Ebru'nun samimiyetini, Esra'nın kucaklamasını, Gül'ün marifetlerini, Gülriz'in sıcak kanlılığını, Lale'nin canlılığını, Hünerli Müge'nin organizatörlüğünü, Yemek bahane Müge'nin sevecenliğini, Münevver ablanın aklını ve güzelliğini, Özlem'in pastalarını ve güleryüzünü, Özlemhan'ın kibarlığını, Pınar'ın koca göbüşünü, Saliha'nın neşesini, Seda'nın muhabbetini, Tuba'nın güzel gülüşünü, Yasemin'in esprilerini ve Zerrin'in şekerliğini; ben HERKESİ ÇOK SEVDİM.

En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere deyip, limonata tarifimle herkese tekrar teşekkür etmek istiyorum: Geldiğiniz, pişirdikleriniz, dostluğunuz ve günde 40 mail okumaya katlandığınız için...
Ayrıca Hünerli Müge'nin eşi Sinan ve Aynur'un eşi Ömer'e de bize katıldıkları ve çektikleri fotoğraflar için teşekkürler.
LİMONATA

1 kilo limon iyice yıkanır, önce yassı doğranıp, sonra her dilim dörde bölünür. Yarım demet taze nane ile birlikte rondodan geçirilir. Yarım kilo şeker (pikniğe yaptığım daha şekerliydi, tecrübe tarifteki şekeri azalttı) derin bir kaba alınıp çekilmiş limon-nane üzerine dökülür, karıştırılır ve bir gece bekletilir. Ertesi gün üzerine 1 litre su eklenir ve tel süzgeçten geçirilir. Buz, yeşil elma dilimleri ve taze nane yaprağı eklenip servis edilir. Tarif Halkalı'da Turunç Cafe'nin aşçısı Mesut Usta'dan. Cafe tanıtımımız da yakın zamanda gelecek. Çok lezzetli yemekleri olan sevimli bir yer. Tavsiye edilir.


Not: Ben fotoğraf çekenleri fotoğrafladığımdan yemeklerimize dost bloglardan gözatabilirsiniz.

Sevgiler

25 Temmuz 2007

Hopalahop kenti ve Oyalama Kağıdı Yeni Tarif

Bu aralar bırakın yeni tarif deneyip yayınlmayı ve sizleri ziyaret edip yorum bırakmayı, kendi yorumlarımı bile cevaplamakta zorlanıyorum. Bugünden itibaren biraz daha hafifleyecek sanırım işlerim. Koşarak geleceğim tüm bloglara.

Sadece Oyalama Kağıdı'nda Ağustos tarifimin şimdiden yayınlandığını belirtmek istedim. Merak edenler ve çocuklarıyla denemek isteyenler olursa tarif bir tık ötede. Bulut evlerin çizimi de bana aittir efendim :) Tarifin uygulamasındaki katkısından dolayı her zamanki gibi blog destekçim Gökçe'ciğime, birbirimize tarif ve fikir konusunda destek olup çok güzel bir dayanışma yaptığımız Burcu'cuğuma ve de Lezzet dergisi Temmuz sayısında verdiği marshmallow tarifi ile bize ilham veren sevgili Miss Çilek'e teşekkür ederim... Burcu'nun Oyalama Kağıdı'ndaki 'Oku, Oyna, Pişir' bölümünü de okumayı unutmayın.

Sevgiler

23 Temmuz 2007

Kalp kurabiye ve yıldönümümüz


Dün evlilik yıldönümümüzdü. 1. yıldönümü şenlikleri kapsamında benden kocişe kapli kurabiyeler, kocacımdan da bana güzel bir akşam yemeği geldi. Rejimime uygun ve çook lezzetli bir et yemeği, üç çeşit salata, şarap ve mumlar eşliğinde balkon keyfi yaptık. Ee malum seçim bizim yıldönümüne denk geldi, dışarda eğlence-içki yasak. Biz de ev keyfi yaptık.

Kalpli kurabiyelerimin tarifini sizlere de vermek istiyorum. Gerçekten de çok lezzetli oldular. Her türlü doğumgünü, sevgililer günü, yıldönümü için uygundur efendim :)

Malzemeler:
Yarım kg un
1 su bardağı pudra şekeri
1 paket margarin
1 yumurta
1 su bardağı çekilmiş fındık
1 paket kabartma tozu
Hamurları yapıştırmak için de ilave 1 yumurta

Yapılışı:
Tüm malzemeyi yoğurun. Tezgahınızda yaklaşık yarım cm kalınlığında açın. Büyük kalp kalıbınızla şekiller çıkartın. Daha sonra bu şekillerin yarısının ortasını küçük kalp kalıplarla boşaltın. 1 yumurtayı çırpın ve fırça yardımıyla altta kalacak bütün kalbe sürüp ortası delik kalbi üstüne yerleştirin. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında üstü pembeleşene kadar pişirin. Fırından çıkartıp ılınınca boşluklara böğürtlen reçeli koyun (dilerseniz başka reçel de kullanabilirsiniz). Afiyet olsun.

20 Temmuz 2007

I. Türk Yemek Blogları Pikniği


Arkadaşlar sevgili Tuba Türkiye tatiline geliyor ve gelince de hepimizle tanışmak için bir piknik düzenliyor. Katılmak için Tuba'nın penceresinden davetini okuyun ve ona yazın. Ben oradayım, görüşmek dileğiyle...
Hepinize iyi haftasonları!

Tarih: 28. Temmuz. 2007 /Cumartesi gunu 13.00-17.00 arası
Yer: İstanbul (Katilacagini bildiren arkadaslara ilan edilecektir.)
RSVP: tuba94@yahoo.com

17 Temmuz 2007

Yemek fotoları çerçeveleme dersi - I


Merhabalar sevgili öğrencilerim :P
Çok ukala oldu bu giriş. Değiştireyim. Son yazımdan sonra sevgili Nükhet ve Müge'den gelen sorular üzerine acemi photoshop bilgimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir süre sonra insan otomatiğe bağlıyor. Farklı denemeler sonunda en kolay ve standart olarak bu yöntemi belirledim. Çerçevelemeyi uzun zamandır kullanıyordum. Bunu öğrenmeye beni teşvik eden ise sevgili evcini'nin harika sitesi ve nefis yemek fotoğrafları oldu. Baktım ki çerçeveyle daha bir güzel görünüyor fotolar, ben de bu yöntemi kullanmaya başladım. Derken sevgili Senemişko bana çerçevelerin köşelerine güzel resimler koymayı öğretti. Yöntem çok pratik, onu da sizlerle paylaşacağım. Yaman Ayşe'm kadar başarılı olur mu anlatımım bilinmez, ama denemekte fayda var...

Öncelikle kullandığım program Adobe Photoshop CS Version 8.0. Aşağıdaki resimleri büyüterek ya da kaydedip bakarak yazılardan da takip ederseniz gerçekten de çok kolay bir uygulama olduğunu göreceksiniz. Örneğimiz yukarıda, uygulaması ise adım adım aşağıda:
1) İlk olarak yukarıdaki menü çubuğundan file - open'dan fotoğrafı çağırıyoruz.
2) Image altında Canvas Size'a tıklıyoruz. Açılan küçük pencerede width ve height CM cinsinden olmalı. Bu rakamlar ne ise ikisini de 1cm arttırıyoruz ve OK diyoruz.
3) Fotoğrafımızın etrafında beyaz bir çerçeve oluştu. Daha sonra soldaki menü çubuğundan Rectangular marquee tool'a tıklayın ve farenizi sol üst köşeden başlayıp sağ alt köşeye kadar çekerek fotonun tamamını seçin ve Ctrl + C ile kopyalayın.

4) Menüden file-new 'e tıklayın. Açılan penceredeki ölçüler tam kopyaladığınız resmin ölçüleridir. Bu ölçüleri büyüterek çerçevemize yer açacağız. Burada width ve height ise PIXEL cinsindendir. Bu değerleri 200'er arttırın ve OK deyin. Sonrasında da Ctrl + V ile koplayaladığınız fotoyu yapıştırın. Daha geniş bir beyazlık elde ettik.
5) Layer-layer style-drop shadow'a tıklayın.
6) Açılan ekranda Styles’ı tıklayıp – double ring glow seçin. Sol tarafta drop shadow, inner shadow ve outer shadow'a tik atın. OK deyin.

7) Şimdi de geldik köşeye sevimli bir resim kondurmaya. İnternetten dilediğiniz şekilde bir resim bulun. Mümkünse arka planı beyaz olsun (ya da en azından ayırt edilebilir düz bir renk). Kaydettiğiniz bu resmi de photoshopta file-open'dan çağırın. Sağ tarafta layers kutucuğunda 'background' yazılı yere çift tıklayın ve açılan küçük ekranda sadece OK'e basın.
8) Soldaki menü çubuğunda magic wand tool'a tıklayın ve resimdeki beyaz alanları sırası ile tıklayıp delete'e basarak silin.
9) Bu alanlar gri-beyaz kareli hale dönüşecektir.
10) 3. maddedeki gibi Rectangular marquee tool ile resmi seçin ve kopyalayın. Asıl tarif fotonuzu açın ve Ctrl + V'ye basarak resmi yapıştırın. Sonrasında soldaki menü çubuğundaki move tool ile resmi istediğiniz yere yerleştirin, dilerseniz köşelerinden büyütebilir, küçültebilir ya da döndürebilirsiniz.
11) Eğer beyaz kısımlar fazla görünüyorsa soldaki menü çubuğundan crop tool'a tıklayıp fareyle tarayarak dilediğiniz büyüklükte bir alan oluşturun ve sağ tıklayıp crop diyerek resmi küçültün. File-save as' e basın ve fotoğrafı jpeg formatında kaydedin. Fotoğrafı değişiklikleri kaydetmeden kapatın.
Sonrasında dosya büyüklüğünü düşürmek isterseniz tekrar kaydettiğiniz isimle resmi çağırın. Image-image size’dan document size kısmındaki width ve height i düşürün. Ben genelde blogum için width’i 10 ya da 15 cm olarak ayarlıyorum. Height’i kendi otomatik hesaplıyor. Bunun için alttaki constrain proportions’ın tikli olması yeterli.

Umarım açıklamalarım yardımcı olur. Ve umarım çok karışık anlatmamışımdır :)
Çok sevgiler hepinize...

16 Temmuz 2007

Ayşem'in Kurabişleri, Minik melek ve Mutluluk

Sevgili Mor Koyun sayfasında DDD etkinliğimizin 10. konusu olan 'Ayrı yazılan birleşik kelimeler'i sevimli bir karikatür ve espirili anlatımıyla bizlerle paylaşıyor. Teşekkürler Mor Koyun'cum.


Cumartesi günü itibariyle diyetisyene gitmiş ve bugün itibariyle de adam gibi rejimime başlamış bulunuyorum. Bu süre zarfında sizler için pişireceklerimi kendim yiyemeyeceğim :) ama ara da vermek istemiyorum bloguma, sadece yazılar seyrekleşebilir. Bu sebeple de dün akşam rejimden önceki son kurabiyemi yapmak üzere mutfağa girdim. Bake shop'a gittiğimizden beri bu kurabiyeler aklımdaydı. O gün Ayşemciğim(Peçeteden notlar) bize bu kurabiyeleri ikram ettiğinde hepimiz telaşla tarifini istemiştik. Meğerse sayfasında varmış da biz farketmemişiz. İnanılmaz lezzetli, çerez gibi yutuluveren, harika bir tat. Küçük topları yuvarlamak (yaklaşık 80-90 tane) biraz zor olsa da :) lezzetine değiyor. Tarife buradan ulaşabilirsiniz. Ben yaparken sanırım bardağın boyutundan dolayı 2 bardak un yetti. Son yarım bardağı hamurun kıvamına göre eklemeniz tavsiye edilir. Ayrıca peçetedeki notlara da dikkat etmeyi unutmayın. Blogunun ismine (misafirlikte tarifleri gerçekten de peçeteye yazarız ama :) ) ve her tarifinin altına iliştirdiği özel notlarına bayıldığım yegane insan, tarif için teşekkürler...



















Bu kurabiyeler hem bana, hem kocimiğe, hem aileme yaradı hem de bir teşekküre vesile oldu. Ailem 15 gündür yurt dışında bir gezideydi. Hiç bu kadar ayrı kalmadığımızdan (en azından sadece gezi vesilesiyle ayrı ülkelerde olmamıştık) garip geldi bana. Dün akşam döndüler. Ben de kurabiye dolu metal kovalardan birini onlara hediye ederek hoşgeldiniz diyorum. Sizi seviyorum canlarım benim. Diğer kurabiye sepeti ise bir teşekkür. O kendini birazdan öğrenecek ;). Siz de yakında öğrenirsiniz. Süprizzzzz... Ben mutlu ettikçe mutlu olanlardanım, ya siz?

...........................................
..........................................
..........................................
Pazar günümün başka bir güzel tarafı da tüm günü beraber geçirdiğim melekti. Kocişin kuzeninin kızı olan Elif henüz 1 yaşında. Yeni yeni yürüyor. Tam bir paytak. İpek gibi, mis kokulu. Yatağımızda melekler gibi uyurken yakaladım bu fotoğrafı ve sizle paylaşmak istedim. Tüm meleklere sevgimi yolluyorum. İyi haftalar...


12 Temmuz 2007

Saklı Lezzet - Milföy, antrikot ve mantarın mükemmel uyumu





Öncelikle bir teşekkür...





Sevgili Papatya bana önceden bir gazetenin verdiği çocuk tarifleri ekini yolladı. Oyalama Kağıdı'ndaki tariflerime katkısından dolayı ona çok teşekkür ediyor ve öpücüklere boğuyorum. Bu yemek senin için canımmm..






Dün akşam sanırım deliliğim üstümdeydi :). Saat 8.00 itibariyle marketteydim ve 9.00 itibariyle de yemeği hazırlamaya başlamıştım. Antrikotu düdüklüde pişirmeme rağmen 20 dakikada tam pişmesi ve tarifi ilk kez uyguluyor olmamdan dolayı tam herşey hazırken mantarı da sote etmem gerektiğini farketmemle birlikte sofraya oturmamız 11.00'i buldu. Biz de gecenin o saati yemek yiyen bize deli demesinler diye balkonun ışığını yakmadan inek mumlarımız eşliğinde yemek yedik. Zahmete değmedi mi? DEĞDİ. Neyseki yorulduğumu farketmiyorum. Hatta üstüne bir de oturup kurabiye yapacaktım ama kociş 'hey dur bakalım' dedi ve kendime geldim :))

Bu yemeği ilk kez teyzemde yemiştim. Sonraki her gidişimde menüde istediklerim arasında vazgeçilmezlerden oldu. Harika bir tat. Bakmayın benim anlatışıma yapımı da hiç zor değil. Tarifi aşağıda veriyorum. Teyzoşcuğum senin de ellerine sağlık...

Malzemeler:
1kg antrikot (dilimlenmiş)
400 gr mantar
1.5 paket Bahçıvan dil peyniri
0.5 paket Bahçıvan taze kaşar (küçük paket olan)
4 yaprak milföy
Karabiber - tuz
3 domates
3 çarliston biber (ya da 1 kuru soğan)
1 yumurta sarısı


Yapılışı:
Kare borcamınızı yağlayıp kenara alın.
Düdüklünüzün tabanına az yağ dökün. İlk sıra antrikot dilimlerini dizin. Domatesleri rendeleyin. Biberleri iri iri doğrayın (dilerseniz biber yerine kuru soğan da koyabilirsiniz). Etlerin üzerine domates-biber karışımının yarısını yayın. İkinci sıra antrikotları dizin ve domates-biberin kalanını ekleyin. Tuz ve karabiber ekin. Düdük çıktıktan sonra 15-20 dakika pişirin.
Bu esnada da doğradığınız mantarları az yağda sulanıp suyunu çekene kadar sote edin.

Malzemelerden temizlediğiniz etleri borcama alın ve didikleyin. Üzerine etin suyundan süzerek yarım çay bardağı kadar gezdirin. Yaydığınız didiklenmiş etin üzerine sotelenmiş mantarları yayın. Üzerine rendelenmiş dil ve kaşar peynirini ekleyin. Son olarak birleştirip yoğurarak yumru yaptığınız 4 milföy hamurunu borcamınız büyüklüğünde açın ve tüm malzemenin üzerine yerleştirip, üstüne yumurta sarısı sürün. 190 derece ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
Artan et suyu-domates ve biber ile de şehriyeli lezzetli bir çorba yapabilirsiniz.

Afiyet olsun

10 Temmuz 2007

Yardımınıza ihtiyacım var. Konu: Hamur işi

(Güncelleme: 11.07.2007 - Ravioli tarifi ve MissÇilek haberi eklenmiştir)

Bugün biraz haftasonumdan, beni mutlu edenlerden ve de başarısızlıklarımdan bahsetmek istiyorum :) Aynen resimdeki gibi, bu tarifi yaparken sanırım kötü günümdeydim... Ayrıca bir de haberim var.
Haftasonu Ayvalık tarafındaydık. Eşimin ailesinin yazlığında kaldık ve Cunda-Assos gezileri yaptık. Dijital fotoğraf makinemi götürmediğimden fotoğraf sunamıyorum sizlere ama birkaç yer tavsiyem olacak. Öncelikle Cunda adasinda Günay restoranı önereceğim. Herkesin gittiği farklı biryer vardır ve eminim Cunda'daki heryerde taze meze ve balık bulmanız mümkündür. Ama ben kendimi bildim bileli Günay'a giderim ve farklı bir yer de denemedim. İlk kez gideceklere duyurulur.
Bir de yolunuz Assos'a düşerse Edremit-Çanakkale yolundan Assos'a doğru saptıktan yaklaşık 15 dakika sonra deniz tarafında İrfan'ın yeri vardır. Ahşaptan tek kat bir bina, masaları ve deniz kıyısında da iskelesi ve şemsiyeleri ile. Karı-koca beraber işletilen bu yerde balık, patates kızartması, sigara ve avcı böreği, zeytinyağlılar bulmanız mümkün. Sıcak ve temiz bir ortam. Denizi ise mükemmel. Bu da aklınızın bir köşesinde bulunsun... İlgili fotoğrafı burada bulabilirsiniz.


















..
Beni mutlu eden ise dün Amerika'daki sevgili arkadaşım Gökçe'den gelen doğumgünü hediyem oldu. Canım doğumgünü yazımda paketin geleceğini yazmıştı ve ben de merakla bekliyordum. Cici bici hediyeler göndermiş bana. Ayaklarım üşümesin diye bir patik, jeoloji bölümünde olduğu için değerli taştan bir kolye ucu (Taşın adı nedir Gökçecim?) ve kartpostal şeklinde birkaç yemek tarifi. En kısa zamanda resimdeki tarifi deneyip huzurunuza sunacağım. Canımın içi çok teşekkürler. Beni çooook mutlu ettin. Seni seviyorum...

Şimdi de gelelim başarısızlıklarıma :) Krep deneyimimden sonra (ki o başarılı sayılırdı) hamur açma deneyimimi de atlattım ve pek de başarılı oldum denemez. Hep başarılı tarifler yazacak değilim ya :) Bu sefer de güzel ama benim henüz beceremediğim bir tarif vermek ve size akıl danışmak istiyorum. Tarif bu ayın Sofra dergisinden Elif Korkmazel'in peynirli-semizotlu ravioli tarifi. Dergide resmini görünce bayıldım ve dün işten gelince hemen yapmaya koyuldum. Ama hayatında hamur tecrübesi olmayan ben o hamuru ne yapıp ettimse ince açamadım. Sonuçta inatla hazırladım ve pişirdim ama kalın ve çiğ hamur tadı tam da geçmemiş ravioliler elde ettim. Bir de bu kalınlıktan dolayı çok uzun pişirmem gerekince iç malzemesi neredeyse eriyecek kadar pişti. Gerçi kocacım beni avutmak için midir bilinmez tadının hiç de kötü olmadığını, Balıkesir'de yapılan löklök hamuruna benzediğini ve güzel olduğunu söylese de ben kendimi başarısız gördüm. Hamur un-tuz-az su ve yumurtadan oluşuyor. Sizce neyi eksik ya da fazla koymuş olabilirim ki merdaneyle ben açmaya çalıştıkça o hamur geri toplanma eğilimi gösterdi? Fikirlerinizi bekliyorum. Blog desteği gücü aşkınaaaa....

Tarifi de aşağıda ekledim. Bu işi iyi becerenler yapsın çünkü çok güzel bir yemek.
Unu tezgaha döküp ortasını açıyorsunuz. Tuzu serpip, yumurtaları da boşluğa kırıyor ve çatalla çırpıyorsunuz. Sonra yoğurmaya başlıyorsunuz. Hamurun kıvamına göre su ekleyebilirsiniz. Hamur hazır olunca üzerini nemli bezle örtüp beklemeye alıyorsunuz.
Peynir ve semizotlarını rondodan geçirip püre kıvamına getiriyorsunuz. Bu arada sosunuzu da domatesleri rendeleyip diğer malzemeyi de ekleyerek pişiriyorsunuz. Dergidekinden farklı olarak ben domates rendeledim ve sarımsak tozu kullandım. Hamurunuzu bezelere ayırıp kalıbınızı kaplayacak büyüklükte açıyorsunuz (ben cupcake kalıbı kullandım). Kalıba ilk kat hamuru yayıp çukurlara peynirli karışımdan koyuyorsunuz(1). Üzerine çırpılmış yumurtadan sürüp ikinci kat hamuru yerleştiriyorsunuz ve merdaneyle kalıbın üstünde biraz daha açıyorsunuz(2). Sonrasında da kalıbı ters çevirip(3) raviolileri kare şeklinde kesiyorsunuz(4). Kaynamış tuzlu suda haşlıyor ve üzerine domates sosu ve yanında yoğurtla servis ediyorsunuz.

Dergideki kesilmiş ravioliye baktığımda benim hamurumun onun iki katı kalınlıkta olduğunu farkettim :) Nasıl ince açılır bu hamur? Yetenek işi midir, yoksa püf noktası var mıdır?


Bu arada bir de haber vermek istiyorum. Ben sayfasından ara verdiğini ve tariflerine Sofra'da devam edeceğini okur okumaz hemen gidip dergiyi aldım ve gerçekten de güzel tarifi ve yazısı ile karşılaştım sevgili missçilek İpek'in. Marshmallow tarifi ile çocuk kalanları sevindirmek isteyen varsa tavsiye edilir.



06 Temmuz 2007

Şeftalili Krep Pastası


Not: Fotoğraflarda kreplerim 1cm kalınlığında gibi çıkmış. Kabul ediyorum çok ince olmadılar ama kalın da değildiler :) tamamen fotoğraf azizliği... Bir de en kenarları daha ince olduğundan sarkmış ve komik bir görüntü olmuş :) Hamburger'e benzetenlere duyurulur. Haklısınız ama göz yanılgısı vallahi... Artık fikir benden daha güzelini yapmak sizden ;)
....
Bu pasta çok uzun zamandır aklımın bir köşesindeydi. Çalıştığım yerde Eurest'in yemek hizmeti verdiğinden ve Tarık Ustamızdan daha önce de bahsetmiştim. Hatta kuşkonmaz çorbası ve düğün çorbası denemelerim de onun sayesinde olmuştu. Tarık Usta birkaç ay önce bu krep pastasını çilekli olarak yaptığından bahsedip bize de denememizi tavsiye etmişti. Evvelki gün markete gittiğimde çilek aradı gözlerim ama yoktu :( ben de ne yapsam diye düşünürken baktım ki ortalık şeftali kaynıyor. Ben de kendimce tarifi hazırladım. Önce tarifi veriyorum. Daha sonra da bu ilk denememde edindiğim tecrübeleri size aktaracağım ki sizin ilk deneyiminiz daha başarılı olsun :)

Krep için:
3 yumurta
2,5 su bardağı süt
2 su bardağı un
1/2 su bardağı şeker
yarım paket vanilin

Krema için:
1/2 kg süt
3 kaşık un
3 kaşık mısır nişastası
1 çay bardağı şeker
1 çorba kaşığı katı yağ
1 şeftali

Süslemek için:
1-2 adet şeftali (ince dilim doğranmış)


Krep malzemelerinin tümünü mikser yardımıyla iyice karıştırın. Isıttığınız yağsız teflon tavaya küçük bir kepçe yardımıyla dökerek sırasıyla bütün kreplerinizi arkalı önlü pişirin. Bir tabağa alıp bekletin.

Ufak bir tencereye 1 adet şeftali doğrayın ve kullanacağınız 1 çay bardağı şekerden 1 yemek kaşığı alıp üzerine dökün. Biraz bekletip altını yakın ve sulanıp suyunu çekene kadar pişirin. Daha sonra rondo ile püre haline getirin.

Krema için yağ ve şeftali hariç tüm malzemeyi karıştırın (şekerin kalanını kullanarak) ve ocakta pişirin. Sürekli karıştırmaya özen gösterin. Kaynama zamanı geldiğinde birden koyulaşıp dip tutmaya yelteniyor. O yüzden hızlıca karıştırmanız gerekecek. Krema pişince içine önce yağı sonra da püre halindeki şeftaliyi de ekleyip mikserle çırpın.

Pasta için sırasıyla bir krep - bir tahta kaşığı krema şeklinde dizin. Tam ortaya denk gelen iki kata şeftali dilimleri de dizin. En üste kadar tamamlanan pastanızı yine şeftali ile süsleyin.

Tecrübe konuşuyor :)
1- Ben 15-20 cm çapında bir teflon kullandım. Bu sebeple de çok fazla sayıda krebim ve dağ gibi bir pastam oldu. Siz ya 25-30 cm çapında bir teflonla daha büyük çapta ama alçak bir pasta elde edin ya da malzeme miktarını yarıya düşürerek hazırlayın.
2- Krepleri olabildiğince ince pişirin. Bu sanırım tecrübeyle kazanılacak bir yetenek.
3- İsterseniz kenarını da krema ile kaplayabilirsiniz.

Haftasonunuz tatlı tadında geçsin...

04 Temmuz 2007

Lezzetli Tembel Aşı


Salı günü markete gittiğimde amacım sebze alıp yemek pişirmekti. Ama o da ne... Hiç birşey beğenemedim. Meğer yaz ne kadar da az sebzeli bir mevsimmiş :) Ya da problem marketlerde. Ben de şu yumruk büyüklüğünde olan patlıcanlardan aldım herhalde pişirecek birşeyler bulurum diye. Ne mi yaptım:

Patlıcanları(6-7 adet) soydum ve tuzlu suda beklettim ki acısı çıksın. 1 cm kalınlığında enine doğradım ve tabanını yağladığım düdüklüme iki sıra halinde dizdim. Üzerine iki adet soyulmuş domatesi halka halka doğrayıp dizdim. 3. kat olarak bir büyük kuru soğanı, 4. kat olarak yine iki adet soyulmuş domatesi halka halka doğrayıp dizdim. 5. katta yarım demet kadar iri doğranmış taze soğan vardı (ince saplar halinde). Teras katta da yarım demet dereotu keyif yapıyordu. Tabi ki katları döşerken ara ara tuzladım. Tuz dışında baharat kullanmadım. Domatesler sulu olduğundan su da eklemedim. 4-5 diş de sarımsak attım içine. Düdüğü çıkıp altını kıstıktan sonra tam 3 dakikada yemek hazırdı.

Piştikten sonra ılıkken servis yapmanızı tavsiye ediyorum. Sebze sevenler için süper bir lezzet. Yaz için de çok sağlıklı ve pratik.
Sevgiler


02 Temmuz 2007

Pazartesi Haberleri

DDD #9
DDD'de bugünkü konumuz "Birleşik kelimelerin bitişik yazılımları". Konu hakkında bilgilenmek için sevgili Sanem'e davet ediyorum sizleri...

BİR CUMARTESİ BULUŞMASI - BAKE SHOP
Cumartesi günü sevgili Müge ile birlikte Ayşem'i Bake Shop'ta ziyaret ettik. İkisi ile de ilk tanışmamdı ve çok heyecanlıydım. Müge ile Beşiktaş Kabalcı'da buluşacaktık. İçeri girdiğimde hemen Müge'yi aradım, üst kattaydı. Ben fotoğrafımı sayfamda yayınlayarak kamuya mal olmuş bir blogcu olarak haydi bakalım geliyorum, merdivendeyim, sen beni tanı dedim :). Meğerse Mügecim de pusuya yatmış beni bekliyormuş :) Arkamdan sesleniverdi. Tabi ki Kabalcı'nın sessiz ortamında çığlık atamadık ama hoş, sarılmalı, bol yanak sıkmalı bir tanışma yaşadık. Aynı yorumları gibi tatlı biri Mügeciğim. Bize de katmerli poğaça yapmış, ellerine sağlık.

Sohbet ederek Bake Shop'a doğru yolumuzu tuttuk. Yolda Müge'nin anneannesine de uğrayıp enfes bir mücverin tadına bakmayı da ihmal etmedik. Bake Shop'a önden ben girdim. Neden? Çünkü ben kamuya mal oldum :). Ayşemciğim hemen tanıdı beni... Tabi ilk başta 3 saniyelik bir bakışma süreci atlattık. Çok şeker çok.. Aynı telefonda olduğu gibi çığlıklarla karşıladı bizi. Sevgili Tütü ile de tanışma şerefine erdik. Bu arada süpriz bir şekilde 2 derken 4 blogcu oluvermiştik. Çünkü Alacarte Neslihan ve süslü kurabiyeleri de oradaydı. 1-2 saat kalacağız derken sohbetimiz saat 5'e kadar uzadı. Hatta bize sonradan şirin oğluyla Pasta Cafe Özlem ve kekleri ve blogumun baş destekçisi Gökçe de katıldı. Demeyin keyfimize... Laf lafı açtı. Herkes sabırsızlıkla sırasını bekleyerek anlattı da anlattı. Derken bir de blog dünyasının sıkı takipçisi Ebru da gelmez mi... Onu da blog açmaya ikna ettik sayılır. Çok güzel pastalar yapıyormuş laf aramızda. Bol bol yedik, fotoğraf çektik, alışveriş yaptık. Küçük, şirin bir tükkan olmuş Bake Shop. Kızlar hepinize bu keyifli gün için teşekkürler...

OYALAMA KAĞIDI
Ve son bir not olarak, Oyalama Kağıdı'nda ikinci tarifimiz yayında. Tarif bir tık ötenizde. Çocuklarıyla mutfak macerasına devam etmek isteyenlere duyurulur. Bu arada gıda boyaları da Ayşem'in Bake Shop'undan ;)

PASTA ARABA
You Tube'da bu videoyu görünce dayanamadım. Bunu tüm pasta severlere ithaf ediyorum.
Kim istemez ki böyle bir arabası olmasını? :))