
Hikayenin yazarı: Tuba
Oyuncular: Aynur, Ayşem, Beyhan, Burcu, Devletşah, Ebru, Esra, Gül, Gülriz, Lale, Hünerli Müge, Yemek bahane Müge, Münevver abla, Özlem, Özlemhan, Pınar, Saliha, Seda, Tuba, Yasemin ve Zerrin
Mekan: Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı
Mamalar: Kısır, minik fındıklı un kurabiyesi, meyveli tart, mercimek köfte, turta, vişneli mini kek, simit, peynirli çörek, tahinli kurabiye, laz böreği, mahlepli kurabiye, açma, kabak salatası, patatesli börek, mücver, patlıcan salatası, meyveli kek, peynirli börek, bezelye/makarna salatası, ev ekmeği, patates salatası, sarma, haşhaşlı çörek, ay çöreği, profiterol, alman pastası, cheesecake

Gün, Cuma'dan hazırlığını tamamlayanlar dışında herkes için erkenden başlar. Mutfakta bir yoğunluk. Amaç yaklaşık yirmibeş kişiyi doyurmak ve lezzeti beğendirmek, güzel bir gün geçirmek. Evleri mis gibi saran kokular eşliğinde saat 13.00'e yaklaştıkça heyecan artar. Herkes yola çıkmaya hazırdır. Peki, bu esnada benim cephemde neler olmaktadır:
Saat 11.30'da Bake Shop'a ulaşma ve Bebi ile tanışma şerefine erişmenin mutluluğuyla böreğimi fırına vermiş, Ayşem ve Ebru ile sohbet etmekteyimdir. Bunca hazırlık, tükkan ve Bebi'yi birarada idare edebilen harika anne Ayşem'e de yardım etmeye çalışmış, arabanın aynalarına bir kırmızı bir de beyaz, iki havlu bağlamış ve yola çıkmaya hazır hale gelmişizdir. Yasemin, doktor randevusunun 12.00'de olması sebebiyle daha fazla beklenememiş ve alkışlar, şebeklikler eşliğinde etraftan arabaya doğru çevrilen şaşkın gözlere aldırmadan yola çıkılmıştır. Ayşem'in süpriz pastası Ebru'nun kucağında, hem camlar hem de klima açık halde Hünerli Müge ile buluşma noktamıza ulaşılmış, benzin alınmış ve bıcırık Gülriz'le de tanışılmış, Seda ve Özlemhan da beklenilip, Bebi sıcaktan çıldırmış vaziyetinden sakinleştirilmeye çalışılarak yola devam edilmiştir (düşünün halimizi). Bu arada erime tehlikesi geçiren pasta komşu arabaya aktarılmış ve Gülriz'e emanet edilmiştir. Gülriz de içine dolan çikolata sosu kokularına rağmen emanete hıyanet etmemiştir :) Heybe-torba vaziyette çardağa yerleşilmişken önceden alana ulaşan Esra, Saliha ve Pınar'ın (başka kimler vardı bilemiyorum) başka bir yer tutmaları sebebiyle taşınma devam etmiştir. Bu arada piknik grubundan iki ekip yan yana masaları tutmuş ve kinle birbirlerine bakarken aynı gruptan olduklarını farkedip :) tüm masaları birleştirerek yerleşmeye başlamıştır.

Hanımlar, bebişler ve fotoğrafçı kocalar şeklinde geçen günümüz çok güzeldi. O kadar çok yiyecek vardı ki, herkes yediğinden çoğunu eve götürmek üzere paketledi. Sürekli ordan oraya yer değiştirerek herkes herkesle sohbet etmeye çalıştı. Tüm blogcular tahmin edilenden bir şekilde farklıydı. Saç rengi, yaş, boy, endam, herkes çığlıklar atarak selamlaşıp tanışıyordu. Komşu masalar ise hayretle bakıyordu. Hatta bu kadar çok fotoğraf çekilince bir dergi ya da gazetenin düzenlediği piknik olduğunu sananlar bile oldu. Komşu masalardan gelenlere, ilk defa blog dışında tarifler verildi. Günün sonunda Ayşem ve Burcu'nun süpriz hediyesiyle herkes daha da coştu.

Aynur'un sakinliğini ve yaratıcı fikirlerini, Ayşem'in çılgınlığını, Beyhan'ın hoşsohbetini, Burcu'nun sempatikliğini, Devletşah'ın fotoğrafçılığını, Ebru'nun samimiyetini, Esra'nın kucaklamasını, Gül'ün marifetlerini, Gülriz'in sıcak kanlılığını, Lale'nin canlılığını, Hünerli Müge'nin organizatörlüğünü, Yemek bahane Müge'nin sevecenliğini, Münevver ablanın aklını ve güzelliğini, Özlem'in pastalarını ve güleryüzünü, Özlemhan'ın kibarlığını, Pınar'ın koca göbüşünü, Saliha'nın neşesini, Seda'nın muhabbetini, Tuba'nın güzel gülüşünü, Yasemin'in esprilerini ve Zerrin'in şekerliğini; ben HERKESİ ÇOK SEVDİM.
En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere deyip, limonata tarifimle herkese tekrar teşekkür etmek istiyorum: Geldiğiniz, pişirdikleriniz, dostluğunuz ve günde 40 mail okumaya katlandığınız için...
Ayrıca Hünerli Müge'nin eşi Sinan ve Aynur'un eşi Ömer'e de bize katıldıkları ve çektikleri fotoğraflar için teşekkürler.

1 kilo limon iyice yıkanır, önce yassı doğranıp, sonra her dilim dörde bölünür. Yarım demet taze nane ile birlikte rondodan geçirilir. Yarım kilo şeker (pikniğe yaptığım daha şekerliydi, tecrübe tarifteki şekeri azalttı) derin bir kaba alınıp çekilmiş limon-nane üzerine dökülür, karıştırılır ve bir gece bekletilir. Ertesi gün üzerine 1 litre su eklenir ve tel süzgeçten geçirilir. Buz, yeşil elma dilimleri ve taze nane yaprağı eklenip servis edilir. Tarif Halkalı'da Turunç Cafe'nin aşçısı Mesut Usta'dan. Cafe tanıtımımız da yakın zamanda gelecek. Çok lezzetli yemekleri olan sevimli bir yer. Tavsiye edilir.
Not: Ben fotoğraf çekenleri fotoğrafladığımdan yemeklerimize dost bloglardan gözatabilirsiniz.
Sevgiler
